30 Aralık 2007 Pazar

26 Aralık 2007 Çarşamba

ETLİ BEZELYE

Uzun süredir bir yoğunluk aldı başını gidiyor. Bloğuma yeni tarif eklemeye bile vaktim olmadı. Neyseki bu yoğun dönemin bir anlamda sonuna geldim. Bugün itibari ile doktora tezinin her altı ayda bir yapılan ilerleme raporumu sundum. Rapor ve sunum heyecanına bir miktar ara. Biraz nefes alma ve tabii ki her fırsatta yeni lezzetler deneyerek sizlerle paylaşma vakti... :)))

Kurban Bayramı'nda dondurucuya depoladığımız etlerimizi değerlendirmek gerek diyerek etli bezelye tarifi ile sizlerleyim. Bilinen kırmızı sulu bezelye yemeklerinden farklı bir bezelye yemeği. Ama inanın çok lezzetli bir yemek, mutlaka denemelisiniz.

Malzemeler: 1 adet soğan, yarım kilo kuşbaşı et, 1 kilo bezelye, 1 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı sıvı yağ, 5 su bardağı su, tuz

Yapılışı: Soğanı rendeleyin. Tereyağı ve sıvı yağı tencereye alıp soğanı biraz kavurun. Sonra eti ekleyip kavurmaya devam edin. Eti 10 dakika kadar kavurup 5 su bardağı su ekleyerek pişirmeye bırakın. Yaklaşık 45 dakika kadar pişirin. Ben eti çok pişmiş seviyorum. Lokum gibi yumuşacık olmalı. Siz süreyi istediğiniz gibi ayarlayın. Ayrıca ben düdüklü tencere kullanmadım. Siz düdüklü tencere kullanacaksanız eti pişirme sürenizi ona göre ayarlayın. Daha sonra ayıklanıp temizlenmiş bezelyeleri ve tuzu ilave edip bir 15-20 dakika kadar pişiriyoruz. Eğer konserve bezelye sürei kullanacaksanız süreyi daha kısa tutmalısınız. Yemeğimiz hazır. Tereyağın verdiği nefis koku eşiliğinde yemeğinizi afiyetle yiyin. :))))

18 Aralık 2007 Salı

KURBAN BAYRAMI


Sevgili blog dostlarım,

Kurban Bayramınız mübarek olsun.

Sevdiklerinizle beraber nice bayramlara ulaşmanız dileğiyle...

10 Aralık 2007 Pazartesi

KAHVE VE KİTAP KEYFİNİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ ETKİNLİĞİ


Sevgili Burçak'ın düzenlediği Kahve ve Kitap Keyfinin Dayanılmaz Hafifliği etkinliğinin sonuna geldik. Aldığımız güzel ve anlamlı hediyelerimizi sizlerle paylaşma vakti geldi. Öncelikle böyle güzel bir etkinliğe ev sahipliği yaptığı için sevgili blog dostum Burçak'a çok teşekkür ediyorum. Yine heyecanlı bir etkinlik oldu. Acaba "bana kim hediye alacak?", "hangi kitapları alacak?", "ben kime alacağım?", "ne alsam acaba?", "hediyelerim beğenilecek mi?", "ne gibi yorumlar gelecek?" gibi tatlı heyecanlarla bugüne geldik. :)
Bu etkinlikte bana hediye alan kişi etkinliğin ev sahibesi Burçak'tı. :) Çok da hızlıydı valla. O kadar çabuk geldi ki hediyelerim beni çok mutlu oldum. Sevgili Burçak benim Amerika'ya gideceğimi blogumdan takip ettiği için ben yola çıkmadan hediyelerimi yetiştirmek için çabalamış. Tam gideceğim gün hediyelerim elime ulaştı. Valiz hazırlama telaşı içinde hediyelerime kavuştum. Çok da mutlu oldum. Uzun uçak yolculupum esnasında yanıma alıp okuyacağım çok güzel bir kitabım olmuştu. :) Fotoğraftan da gördüğünüz gibi kitap Zülfü Livaneli'nin kendi hayatını anlattığı Sevdalım Hayat kitabı. Ben otobiyografileri çok severim. Bu kitabı da çok sevdim. Yolculuk boyunca hiç elimden düşürmedim. Hemencecik bitirdim. :) Sizlere de okumanızı tavsiye ederim. Burçakcığım tekrar çok teşekkür ederim. Tam benlik bir kitap olmuş. Diğer kitabım Çikolatalı Tatlılar ve Pastalar da tam benlik. Çikolata delisi birisi olarak içindeki tarifleri heyecanla karıştırdım. Yoğunluktan denemeye fırsatım olmadı. Ama bir kaç tarifi belirledim en kısa zamanda deneyip sizlerle paylaşacağım. Veee Böğürtlen Aromalı Mis Kokulu Kahvem. Nefis nefis! Hediye paketini açarken etrafa yayılan kokusu adeta büyüledi beni. Burçakcığım hediyelerimi çok beğendim. Güzel notun da beni çok mutlu etti. İşlerim yeni yıldan sonra hafifleyecek. O zaman bir kahve içelim beraber. Seninle tanışmayı çok isterim. Böyle sıcak, içten, düşünceli, yorumları ile beni yalnız bırakmayan bir blog dostum olduğu için çok mutluyum. Anlamlı hediyelerin ve güzel dostluğun için çok teşekkür ederim. İyi ki varsın!
Veee Yasemin de benim hediye aldığım blog dostum. Amerika'dayken Yasemin'e özel hediyeler bulmaya çalıştım. Neler aldığımı merak ediyorsanız lütfen Yasemin'in sayfasını ziyaret edin. Yaseminciğim umarım hediyelerini beğenmişsindir. :) Yorumları heyecanla bekliyorum. Bebişine hayırlısı ile kavuşursun da hediyemden faydalanırsın inşallah. Bebişin ve kocişin ile beraber nice sağlıklı ve huzurlu seneler geçirirsiniz inşallah. Öpüyorum kocaman...
Etkinliğe katılan diğer blog dostlarını da ziyaret etmeyi unutmayın...

6 Aralık 2007 Perşembe

TUZLU KURABİYE


İşlerin yoğunluğundan bunalıp dün akşam kendimi mutfağa attım. Ne zamandır yapmak istediğim tuzlu kurabiyleri yapmaya koyuldum. Hem de Florida'dan Minik Kuş'un yanındayken aldığım mini kurabiye kalıplarımı kullanmış oldum. Kalıplar gerçekten çok mini. Kurabiyeler bir lokmalık oldu. Lezzeti ise süperdi. Her yiyen aynı pastanedekiler gibi olmuş dedi. Ben de tabii çok mutlu oldum. Tarifi Portakal Ağacı'ndan aldım. Ordaki her tarif gibi lezzeti tam kıvamındaydı.
Malzemeler:
2 yumurta
250 gram tavada eritilmiş margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı yoğurt
3 yemek kaşığı limon suyu
1 tatlı kaşığı mahlep
1 çay kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
4,5 su bardağı un
Çörekotu
Yapılışı: Yumurtaların beyazını üstüne sürmek için bir kaba alın. Yumurta sarılarını, eritilmiş margarin, yoğurt ve sıvı yağ ile karıştırın. Limon suyunu da ekleyin. Homojen bir karışım elde edin. Son olarak unu, mahlebi, tuzu ve kabartma tozunu ekleyerek hamuru yoğurun. İstediğiniz şekli vererek tepsiye dizin. Üzerlerine yumurta aklarından sürüp, çörekotu ile süsleyin. 180 dereceye ısıtılmış fırında üzerleri kızarıncaya kadar pişirin. Afiyet olsun.

1 Aralık 2007 Cumartesi

KEVGİR ARALIK SAYISI - ESRA'NIN ETLİ BÖREĞİ


Sevgili Esramızın kaybı ile yıkıldık...

Hepimiz bir türlü inanamadık. Nasıl olurdu böyle birşey?

Hemen tanıdıklarımızı arayıp yalan olduğunu söylesinler dedik. Ama yalan değildi. Hepimizin tekrar başı sağolsun. Allah geride kalanlara sabır versin...

Sevgili Selen ve Zerrin'in güzel fikri ile Kevgir Aralık sayısında Esra'nın o güzel tariflerini uygulayalım dedik. Hepimiz Esra'nın güzel tariflerinden uygulayarak Esra'yı mutlu edelim diye elimizden geleni yaptık. Sonuç mükemmel olmuş. Kevgir'in hazırlanmasında ve düzenlemesinde emeği geçen herkesin ellerine ve yüreğine sağlık. Siz de hem Esra'nın güzel tariflerini hem de Esra ile olan güzel anılarımızı merak ediyorsanız bu ayki sayıyı mutlaka inceleyin...

Ben Esra'nın kendi kendine keşfettiği Etli Börek tarifini uyguladım. Kevgir'deki yazımı merak ediyorsanız burayı tıklayın. Etli börek tarifin bence bu güzel tariflerinden en özeli. Kendim yaptım diye söylemiyorum. :) Esra'nın kendi kendine keşfettiğin bir tarif olması bakımından özel olduğunu düşünüyorum. Esra'ya has senin yaratıcılığınla ortaya çıkmış bir tarif. O nedenle tarifini adım adım uygularken tatlı bir telaş içindeydim. Acaba layıkıyla yapabilecek miyim, Esra’ya beğendirebilecek miyim diye heyecanlandım. Pişerken bile aman unutmayayım yanmasın diye fırının başında bekledim desem yeridir. Sonuç ise mükemmeldi. Eşim ile yemeye doyamadık. Esracım çok teşekkür ederim evimize bu tarif ile konuk olduğun ve bu özel lezzeti tatmamıza vesile olduğun için. Siz sevgili dostlarıma da şiddetle tavsiye ederim. Bu lezzetten mahrum kalmayın bence. Ben bundan sonra sık sık bu börekten yapacağım ve hep Esracım seni yâd edeceğim. Mekânın cennet olsun. Huzur içinde yat, biz Zerrin’e hep destek olup Kevgir’i senin için devam ettireceğiz. Dualarımız seninle…
MALZEMELER:
3 Yufka
400 gr Kuşbaşı Yağsız Et
2 Soğan
Yarım demek maydanoz
2 Adet Yeşil Biber
Tuz, Biber, Kekik
1 Kaşık Salça
1 Yumurta
4 Kaşık Yoğurt
1 Çay Bardağı Sıvı Yağ
YAPILIŞI:Eti düdüklüye koyarak kendi suyunu çekene kadar haşlayın (30 dk kadar). Yumurta yarım çay bardağı sıvı yağ ve yoğurdu çırparak iç harcı hazırlayın. Pişen eti rondoda çok fazla ezmeden kıyın. Soğanı ve biberi kalan sıvı yağda küçük küçük doğrayarak pişirin Salçayı ve eti ekleyerek biraz kavurduktan sonra maydanozu ve baharatları da ekleyerek ocaktan alın. Yufkanın birini tezgaha serin önce yoğurtlu harçtan üstüne sürün. Sonra etli harçtan içine koyun. 2. ve 3. yufkayı da üstüste sererek aynı işlemlerii tekrarlayın. Yufkaları rulo haline getirip 2 şer cm kalınlığında keserek yağlı kağıt konulmuş fırın tepsisine dizin. Yaklaşık 200 derecede 30 dk pişirin. AFİYET OLSUN.

19 Ekim 2007 Cuma

"MİNİK ELLER MUTFAKTA"


"Minik Eller Mutfakta" etkinliğimizin son günleri yaklaşırken ben de etkinliğe ev sahipliği yapan Selenciğimi yalnız bırakmak istemedim. Az da olsa bir katkım olsun dedim. Malum benim fırın hala tamirden dönmedi. :( Eee bizim evde henüz bir minik de yok. :) Çok yakın dostlarımız Fulya ve Oktay'ın minik yaramazları Kaan'ı etkinliğimize misafir ediyorum ben de. Kaan daha yeni 1 yaşını doldurdu. Geçenlerde onlara iftara gittiğimizde Kaan'a süpriz doğum günü kutlaması yaptık. Yukarıdaki pastayı da bizim fırından aldık. Benim çok uzun süredir dikkatimi çekiyordu bu uğur böceği pastası. Kaan'ın doğum günü için çok güzel olur diye düşündüm. Nitekim de öyle oldu. Herkes hem süslemesini hem de tadını çok beğendi. Eeee diyeceksiniz Ganne mutfağa girmemiş, hazıra konmuş. Biraz öyle oldu ama fırınsız kalınca mecbur kaldım. Bu nedenle beni mağdur görün. Bir daha ki etkinliklere söz telafi edeceğim. :)
Kendim birşeyler yapamayınca, ben de bu süslü pasta ile etkinliğe katılayım diye düşündüm. Bugüne kadar gezdiğim bloglarda hiç rastlamadım uğur böceği pastasına. Pasta süsleme işine meraklı arkadaşlar için bir örnek olur da belki bizim için bu pastayı yapmayı deneyip tarifini bizimle paylaşırlar diye düşündüm. Ben henüz böyle süslü pastalar yapamıyorum. Yapan arkadaşların bloglarına da hayran hayran bakıyorum. Uzun lafın kısası, bu etkinlik vasıtası ile size değişik bir pasta şekli ve süslemesi sunmak istedim. Siz de miniklerinize değişik bir pasta yapmak istediğiniz de size ilham kaynağı olur umarım.
Efendim doğum günü miniğimiz Kaan'a bir sürü de hediye alındı. Alttaki gördüğünüz de Kaan'ın favori hediyesi. Hediye kutusundan çıkınca yüzündeki "işte hayallerimdeki oyuncak bu" bakışını görmeliydiniz. Ben de Kaan'ın minik ellerini bu hediye ile oynarken çektim. Çok güzel bir gece oldu. Kaan yeni alkış yapmayı öğrenmiş. Biz de durmadan ona alkış yaptırdık. :) Çok tatlı ya maaşallah.
Selenciğim çok güzel bir etkinlik olacak. Benim de bir miniğim olunca bu arşivden yararlanacağım hep. Şimdiden emeğine sağlık. Kolay gelsin. :)

17 Ekim 2007 Çarşamba

BEN DE EN SONUNDA RESMİMİ ÇİZDİRDİM! :)

Efendim ben de en sonunda resmimi çizdirdim. :) Artık benim kendime has bir blog resmim mevcut. Baktım bazı blog dostlarımın güzel ve sevimli temsili resimleri var, neden benim de olmasın dedim. Ofisimizin çizime ve sanata en yeteneklisi Pınar'dan benim için bir tane hazırlamısını rica ettim. O da sağolsun beni kırmadı ve orijinal bir resim hazırladı. Çok teşekkür derim Pınarcığım. Uğraştırdım seni ama süper bir resim oldu. Emeğine sağlık. Ofis çürümelerine bir dur diyip daha çok resimler çizersin umarım. :)
Resim ile ilgili açıklama yapayım. Anlaşıldığı üzere çok kollu olan kişi nam-ı değer "Ganne". Yüz de benim yüzüm. Ganne nasıl birisi acaba diye merak edenlere duyurulur. :) Koltuk sefası süren kişi de benim kocişim "Gökhan". Yüzler gerçek yüzler anlayacağınız. Böylelikle minik ailemizin bireyleri de su yüzüne çıktı. Biz çok beğendik resmimizi. Umarım sizler de beğenirsiniz ve beni özledikçe ziyarete gelirsiniz. :)

10 Ekim 2007 Çarşamba

RAMAZAN BAYRAMI, MUJDE VE FIRINSIZLIK

Merhaba sevgili dostlarım,

Uzun süredir çok yoğunum ses veremedim. Yoğunluğumum sebebini açıklayayım hemen. Hem de müjde vermiş olayım şimdiden. Kısmetse Kasım başı Seattle'a gidiyorum bir konferans için. Minik Kuş'um ile orda buluşacağız. Konsferans bittikten sonra da Minik Kuş'um evini ziyarete Florida'ya geçeceğiz beraber. Minik Kuş ve Pare'si ile beraber 4-5 gün geçirip geri döneceğim İstanbul'a. Heyecanlıyım çok. Tabii konferanstaki sunum için tamamlanması gereken çalışmalarım var. O nedenle çok yoğunum. Ses veremedim hiç. Bugün artık bayram tatilinin rehavetine kapılıp ara verdim çalışmalarıma. Hemen sizlere yazayım, mutluluğumu ve heyecanımı sizlerle paylaşayım dedim. :)
Öte yandan Sevgili Calimero'nun da kendi blogunda açıkladığı gibi fırınım arızalandı. Sanki öksüz kalmış gibi hissediyorum kendimi. Ramazan ayında fırınsız kalmak çok kötü. Kendi yaptığım mis börek ve kekleri yiyemedim ama dışarıdan alarak idare ettik. Hala bir ses yok servisten. Alt tarafı bir kapak problemi bu kadar uzun nasıl sürüyor anlamadım. Arada arayıp fırçalıyorum ama hala nereden gelecekse bu gerekli parça bir türlü gelemedi. Ya sabır! Bayram dönüşü de ses çıkmazsa daha etkili bir uğraş içine gireceğim adamlarla. :)
Ve son olarak sevgili dostlar, Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Sevdiklerinizle beraber daha nice bayramlara inşallah. Biz de bayramın birinci günü İstanbul'dayız ve akşamında Salihli'ye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Bu yoğunluğun üstüne çok iyi gelecek bu bayram tatili bana. Bütün akraba eş dostu görüp hasret gidereceğim. Tabii bizim oraların bayram lezzetlerini de resimleyip dönüşte sizlerle paylaşacağım. Hepinize tekrar iyi bayramlar. Bayram dönüşü görüşmek üzere. Sevgilerimle...

2 Ekim 2007 Salı

KEVGİR 3. SAYI ve SOBEYE CEVAP

Bu aralar işlerim yoğun. Sesim çıkmadı. Hem ses vereyim hem haber vereyim hem de sobeye cevap vereyim dedim. :) Calimerocum kusura bakma sobene cevap vermekte çok geciktim. Söz bir daha olmayacak. :)

Bu ayki Kevgir'de benim de minik bir katkım oldu. :) Sevgili Zerrin'in isteği ile Ramazan sofraları için 3 tarif hazırladım: Ezogelin çorba, Hünkar Beğendi ve patlıcanlı gül börek. Kevgir'deki Ramazan menüleri çok zengin olmuş. Siz de bir göz atın ve sofralarınızı çeşitlendirin. Diğer bütün arkadaşların da ellerine sağlık. Zerrin ve Esra'nın emeklerine sağlık.





Gelelim sobe konusuna. Çok düzenli takip ettiğim dizilerim yok. Hemen herkes gibi ben de Avrupa Yakası'nı severek izliyorum. Ama son zamanlarda Yaprak Dökümü'nü de takip etmeye çalışıyorum. İkisi aynı saatte nasıl oluyor demeyin. Yaprak Dökümü'nün genelde tekrarı oluyor. Bir şekilde idare ediyorum. :) İki Aile ve Kavak Yelleri de arada izlediğim dizilerden. Benden bu kadar. :))) Ben kimseyi sobeleyemiyorum. Hemen hemen herkes sobelenmiş. Sona kalınca böyle oluyor. :)

21 Eylül 2007 Cuma

RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ ETKİNLİĞİ - PATLICAN MUSAKKA


Sıra bu ayki ikinci etkinliğimize geldi. Sevgili Süheyla bu aya yakışır bir etkinlik konusuna ev sahipliği yapıyor: "Ramazan geldi hoşgeldi!". Bu aralar çok yoğunum. Etkinliğe katılamam herhalde diye düşünürken dün patlıcan krizim tutu. Daha önce denemediğim bir patlıcan yemeği yapayım da etkinlik için de kullanırım diye düşündüm. Veee ben bu etkinliğe patlıcan musakka ile katılıyorum. Daha önceleri hep annemin yaptığını delicesine yerdim. İlk defa kendim denedim ve benimkisi de anneminki gibi olmasa da güzel oldu. Ramazan için biraz ağır olabilir ama porsiyonu küçük tutarsanız yanında pilav ve cacıkla çok lezzetli bir yemek oluyor. Gelelim tarifimize:
Malzemeler:
250 gram yemeklik kıyma
4 adet patlıcan
3 adet domates
1 adet soğan
3 adet yeşil biber
1 yemek kaşığı salça
1 diş sarımsak
Tuz, karabiber
Kızartmak için sıvı yağ
1 su bardağı su


Yapılışı:
Patlıcanları alacalı soyup halka şeklinde doğruyoruz ve tuzlu suda 15 dakika bekletiyoruz. Kıymayı bir tavada suyunu çekene kadar kavuruyoruz. Soğanı ve biberi yemeklik doğrayıp tavaya ekliyoruz ve kavuruyoruz. Sonra küp küp doğradığımız domatesleri ve temizlediğimiz sarımsakları ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. Domatesler eriyince salça, tuz ve karabiber ekleyip 5 dakika kadar kavuruyoruz. Tuzlu sudaki patlıcanların suyunu sıkıp kurulayıp kızgın yağda kızartıyoruz. Kızan patlıcanları havlu peçete üzerine alıp fazla yağlarının emilmesini sağlıyoruz. Kızartma işlemi tamamlandıktan sonra fırın tepsimizin altına patlıcanları sıralayıp üstüne kıymalı karışımı döküyoruz. Üstüne de suyumuzu ekleyip, yaklaşık 200 derece fırında 20-25 dakika kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun.

15 Eylül 2007 Cumartesi

YE # 26 - FIRINDA KABAK MÜCVER

Bol etkinlikli bir ay olacak bizim için. İlk etkinliğin ev sahibi sevgili Serpil çok güzel bir konu seçmiş. Şimdiden emeğine sağlık.

Ben bu etkinliğe uzun süredir denemek istediğim fırında kabak mücver ile katılıyorum. Çeşitli bloglarda farklı tarfilerle karşılaştım. Ben de hepsini inceleyip aklıma yatan kısımlarını alarak ortaya çıkardığım tarifim ile yaptım mücveri. Çok hafif lezzetli bir aperatif oldu. Gelelim tarifine.

Malzemeler:

6 adet kabak
1 adet kuru soğan
2 kibrit kutusu beyaz peynir
2 yumurta
½ su bardağı sıvı yağ
1,5 su bardağı un
½ paket kabartma tozu
Maydanoz (dereotu kullanabilirsiniz. Ben dereotunu sevmediğim için maydanozu tercih ettim.)
Tuz, şeker

Yapılışı: Kabaklar ve soğanı soyup rendeleyin. Beyz peyniri ufak paraçalara bölün. Maydanozu yıkayıp doğrayın. Yumurta ve yağ derince bir kapta karıştırın. İçine rendelenmiş kabakları, soğanı, maydanozu ve peyniri ekleyin. Biraz tuz ve şeker ilave edin. Unu ve kabartma tozunu ekleyip karıştırın. Yağlanmış borcam bir tepsiye döküp önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 dakika kadar (üzeri kızarıncaya kadar) pişirin. Ben bir kısmını da metal kalp kalıbımda pişirdim. Etkinlik için şık bir görüntü olsun istedim. Piştikten sonra biraz ılıtıp sarımsaklı yoğurt ile servis yapmanız önerilir. Afiyet olsun.

12 Eylül 2007 Çarşamba

"SEVERİM" OYUNU

Bloglar arası yeni bir oyun başlamış. Lamacığım da bu oyuna beni de davet etti. Seve seve katılacaktım ama işlerimin yoğunluğu nedeniyle ancak katılabiliyorum. Kusura bakma Lamacığım. :) Oyunu Gazoz Ağacı başlatmış. 3 tane yapmayı sevdiğimiz ilginç şeyleri söylüyoruz ve oyuna en az üç arkadaşımızı davet ediyoruz.
......
Severim yıkanmış çamaşırları asarken her çamaşıra olabildiğince uygun renkte mandal kullanmayı. (Resimdekiler benim mandallarım.) Beyaz renkteki çamaşırlar için ise sahibinin cinsiyetine göre uyumlu mandal kullanıyorum. Çok garip bir huy ama uyuma dikkat ediyorum ve seviyorum. :)
......
Severim dışarıda lapa lapa kar yağsa da dondurma yemeyi. Eşim ile ilk tanıştığımız zamanlarda Ocak ortasında dondurma alıp yemiştim ve eşim şaşkınlıktan bakakalmıştı. O gün bugündür alıştı benim dondurma sevdama. :)
......
Severim buluşma için belirlenen saatten yarım saat kadar önce orda olmayı. Biraz canı tez ve kontrollü birisiyim. Geç kalmayı sevmem. İlla evden erken çıkıp trafik nedeniyle oluşabilecek gecikmeleri garanti altına alırım. :))
......
Bunları söyledikten sonra yaw biz Ganne'yi çok aklı başında sessiz sakin biri bilirdik ama çok garip huyları varmış demeyin sakın. :))) Bunları yapmayı seviyorum.
Gönül Dostlarım Sebla ve Betül, can dostlarım Minik Kuş ve Calimero'yu oyuna davet ediyorum. Siz neleri yapmayı seviyorsunuz? Merakla bekliyorum.

5 Eylül 2007 Çarşamba

ŞEFTALİLİ TART

Geçenlerde evdeki şeftalileri kurtara operasyonuna kalkıştım. Bu sıcaklarda serin serin yiyebileceğimiz bir tarif ararken dergilerdeki şeftalili tarlar da gözüm kaldı. Hemen işe koyuldum. Çok farklı şeftalili tart tarifi ile karşılaştım ama bu tarifteki malzemeler her evde rahatlıkla bulunan şeyler olduğu için bunu yapmaya karar verdim. Tarifi burdan aldım. Blogun sahibi Sevgili Hatice'ye teşekkür ederim. Çok pratik bir tarif. Benim az da olsa modifiye edip kullandığım tarifi veriyorum.

Malzemeler:

Hamur için: 1,5 çay bardağı sıvı yağ, 1 adet yumurta, 1,5 çay pardağı pudra şekeri, 1 paket kabartma tozu ve aldığı kadar un

Krema için: 2 su bardağı süt, 3 yemek kaşığı şeker, yumurta sarısı, 2,5 yemek kaşığı un, 1 paket vanilya

Üzeri için: 5 adet şeftali, 1 yemek kaşığı şeker, yarım çay bardağı su


Yapılışı: Fırınınızı 180 dereceye ayarlayın ve ısınmaya bırakın. Hamur için gerekli malzemeleri yoğurun ve sert olmayan bir hamur yapın. 26 cm'lik kelepçeli kalıbın tabanını ve kenarlarını yağlayın. Kenarlarda yükseklik oluşturarak hamuru kalıba yerleştirin. Hatice'nin tavsiyesi: çatalla hamurun üzerine çizikler atın ki kabarmasını önleyin. Isınmış fırında üzerine yağlı kağıt ile öterek bir 10 dakika pişirin. 10 dakika da üzeri açık pişirin ki üzeri hafif kızarsın. Fırından çıkarıp soğumaya bırakın.

Gelelim şeftalilere. Şeftalilerin kabuklarını soyup, dilimleyip, üzerine çeker serperek bir tavada kapağı kapatarak kısık ateşte pişirin. Pişirme süresi şeftalilerin sertliğine göre değişir. Siz şeftalilerin yumuşaklığını arada kontrol edin. Şeftaliler yumuşadıktan sonra soumaya bırakın.

Krema malzemelerini vanilya hariç karıştırıp, kısık ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin. Ocaktan indirdikten sonra vanilya ekleyip mikserle çırpın. Krema soğuduktan sonra kekin üzerine dökün. En üstüne de şeftalileri sıralayın. Buzdolabına koyarak soğumaya bırakın. Afiyet olsun.

1 Eylül 2007 Cumartesi

GÖNÜL DOSTLARI ETKİNLİĞİ

Evet beklenen gün geldi. Sevgili Sevda’nın düzenlediği bu güzel "Gönül Dostları" etkinliğinin sonuna geldik. Heyecanlı bir etkinlikti. Acaba kurada bana kim çıkacak ya da ben kime çıktım heyecanı. Sonra acaba hediye olarak ne alsam, hediyem beğenilir mi heyecanı. Hediyeyi gönderdikten sonra da acaba bana ne hediye gelecek heyecanı. Son olarak da diğer hediyelerin ve kendi hediyemiz ile ilgili yorumların heyecanı. Bütün bu tatlı heyecanlar için Sevda’ya çok teşekkür ediyorum. :) Çok güzel bir etkinlik oldu. Etkinlik sayesinde çok tatlı iki gönül dostu kazandım; sevgili Sebla ve Betül. :)


Sebla bana hediye gönderen gönül dostum. Hediyesinin ve notunun resimlerini görmektesiniz. Sebla’nın hediyesi çok şık kâselerim oldu. İçine çerez koyup kullandık ve hemen fotoğrafını çektik. Seblacığım seni etkinlik vasıtasıyla tanımak çok güzel oldu. İnşallah bir gün yüz yüze görüşürüz. Nasıl olsa İstanbul’dayız ikimiz de neden olmasın? Hediyen, sımsıcak notun, inceliğin için çok teşekkürler. Hediyen elime ulaştıktan sonra baya bir inceledim bloğunu. Bloğunun adından (kirpiktekigözyaşı) da anlaşılacağı üzere Seblacığım çok duygusal biri. Sık sık kuzusundan (açıklama: kocişinden) ayrı kalıyor, bir kaç günlük hasretler çekiyor. Seblacığım inşallah daha uzun ayrılıklar yaşamazsınız. Kuzun ile sana bütün güzellikleri paylaştığınız huzurlu, sağlıklı bir ömür diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun. Bundan sonra bloğunu sık sık ziyarete geleceğim. Sevgilerimle…




Betül de benim hediye gönderdiğim gönül dostum. Hediyemi merak ediyorsanız Betül'ün sayfasını bir ziyaret edin. :) Son zamanlarda onun bloğunu ziyaret edenler Betül’ün sessizliğinin farkındadır. Önce Bursa’dan İstanbul’a taşınma heyecanı yaşadılar. Sonra da babası önemli bir ameliyat geçirecekti. O nedenle sessizdi bloğu. Betülcüğüm babana Allah acil şifalar versin. Çok şükür ameliyat başarılı geçmiş. Bundan sonrasında da baban hep iyi olur inşallah. Umarım hediyeni beğenmişsindir. Seni tanımak da güzel oldu Betülcüğüm. Bundan sonra seni de takibe alıyorum. Sevgilerimle…

30 Ağustos 2007 Perşembe

TÜRK GECESİ

Sevgili Yaman Ayşem'in düzenlediği Türk Gecesi etkinliğinin zamanı geldi. Ayşeciğim çok güzel ve çeşitli yemeklerle büyük bir katılım olacağına eminim. Bunları düzenlerken eminim oldukça yoğun olacaksın ama emeğine değecek. Kolaylıklar diliyorum şekerim. :)

Ben eski 3 tariflerimle katılıyorum etkinliğe. Hepsi de çok severek yediğimiz Türk yemekleri. :)



Birincisi İzmir Köfte. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.











İkincisi Karnıyarık. Karnıyarık ve cacık en sevdiğim ikili. :) Tarifi burada.









Ve üçüncüsü yakın zamanki tariflerden Fırında Köfteli Patlıcan. Tarifi burada.











Not: Yarın da Gönül Dostları etkinliğinin hediyeleri açıklanıyor. Kaçırmayın. :)

23 Ağustos 2007 Perşembe

İNCİRLİ CEVİZLİ KEK

Minik Kuş ile kahvaltı soframızdaki diğer bir lezzette incirli kekti. Minik Kuş benim incirli kurabiyelerimi çok sever. Bu sefer değişiklik olsun incirli başka bir ikram yapayım dedim. İncirli cevizli kek çok yerinde bir seçim oldu. Hepimiz afiyetle yedik. Minik Kuş'un imkanı olsa internete girse de bahsetse biraz kahvaltı soframızdan ve lezzetlerden. Bu sefer tadına baktığı ikramlara yorum yazacak. :) Az kaldı Türkiye'deki tatili bitiyor. Okulundaki minik evine dönünce bizimle ilgilenir. Minik Kuş'um sana şimdiden iyi yolculuklar. Tez zamanda tekrar ziyaretimize gelirsin inşallah. Özletme kendini. :)
Gelelim tarifimize:
Gerekli malzemeler:
  • 10 tane kuru incir :)
  • 1 su bardağı su
  • 1/2 paket margarin
  • 2 yumurta
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 2,5 su bardağı un
  • 1 su bardağı ceviz
  • 1 paket kabartma tozu
Yapılışı: Önce incirleri minik minik doğruyoruz (bu tarifte de amma çok "minik" lafı geçti). Küçük bir tavada incirleri, margarini ve suyu incirler yumuşayınca kadar pişiriyoruz. Soğuduktan sonra çırptığımız yumurta-şeker karışımına ekliyoruz. Una buladığımız cevizleri, unu ve kabartma tozunu ekleyip karıştırıyoruz. Yağladığımız kalıbımıza döküp önceden 180 dereceye ısıttığımız fırında pişiriyoruz. Pişirme süresi fırından fırına fark ettiğini için siz kendi fırınınıza göre ayralayın. Afiyet olsun.

20 Ağustos 2007 Pazartesi

YE # 25 - LİMONLU PATATES

Ve karşınızda Minik Kuş ile kahvaltı soframız. :) Biraz aceleye geldi, çok güzel bir poz çekemedim ama idare edin artık. Köşelerde de incirli kek, peynirli ve patlıcanlı börek var. Onların tariflerini de sonraya saklıyorum. Etkinlik için hafif bir patates tarifim var. Öncelikle bu ayki etkinliğin ev sahibi Lezize adlı blogun ev sahiplerine şimdiden çok teşekkürler. Çok güzel bir etkinlik konusu belirlemişler. Diğer tarifleri de merakla bekliyorum.


Tarifimin bilinen genel bir adı yok. Ben adını limonlu patates koydum. Annemler her sabah kahvaltıda yaparlar. Çok lezzetli olur. Misafirlerim de çok beğendiler. Çok basit ama değişik bir alternatif, sizlere de tavsiye ederim. Gerekli malzemeler 3-4 adet patates, 1 yemek kaşığı kadar sıvı yağ (isterseniz daha da az), 1 çay bardağı su ve 1 adet limon. Patatesleri soyup, küp küp doğrayıp yıkıyoruz. Tavaya patatesleri, yağı, suyu ve limon suyunu ekleyip, kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Suyunu çekip patateslerin pişmesini bekliyoruz. Hafif yağlı, bol limonlu lezzetli bir kahvaltı alternatifimiz oluyor. Afiyet olsun.

Bunlar kahvaltı soframızdaki diğer lezzetler:
incirli kek, biberli domates,
patlıcanlı börek, peynirli börek
Bunların tariflerini en kısa zamanda sizlerle paylaşacağım.



17 Ağustos 2007 Cuma

HER ÇEKİRDEK BİR AĞAÇTIR!






Bir Manisalı olarak TEMA'nın bu kampanyasını canı gönülden destekliyorum. Maalesef İstanbul'da olmam sebebiyle katkıda bulunmam biraz zor. Ben de duyuruyu blogumda yayınlayayım da daha çok insana ulaşmasını sağlayayım diye düşündüm. Siz de Manisa ve İzmir çevresinde olan tanıdıklarınıza bunu iletirseniz sevinirim. Ben evimde de çekirdek biriktireceğim. Manisa'ya giden gelen olursa onlarla gönderirim diye planlıyorum. Umarım bu kampanya ile bir sürü ağaç yeşerir. Desteğinizi bekliyorum. Sevgiler...

9 Ağustos 2007 Perşembe

UZUN SÜREN SESSİZLİK!


Sevgili dostlar,

uzun süredir sesim çıkmıyor. Laptop ile başım dertteydi. Hard diskim arızalandı ve bütün çalışmalarımı kaybettim. Yedekleme işini yakın zamanda yapmadığım için çok büyük kaybım oldu. Ne diyelim "Her işte vardır bir hayır". Kendimi ve işleri toparlamam bayaa bir zaman aldı. Artık sizinleyim. En son İzmir konferansından sonra Prag'a gidicem demiştim. Prag'da çektiğim fotoğraflardan bir kısmını görüyorsunuz yukarıda. Çok güzel bir şehir. İmkanbı olanlar mutlaka gidip görmeli. Orada çeşitli tatlar da yedim. Tabii ki onların da hemen fotoğraflarını çektim. Alta resimde de onları göremektesiniz. Gördüğünüz gibi farklı cheesecake'ler, iki farklı tiramisu ve iki farklı apple strugle mevcut. Hepsini ben yamadim canım, bazılarını arkadaşlarım yedi. Tabii hepsinin tadına bakıldı. :)

Bu arada Gönül Dostları etkinliğine katıldım ben. Hediyemi hazırladım ve Salı günü kargoya verdim. Umarım gönderdiğim kişi hediyesini beğenir. Sevgili Sevda bu etkinlik için emek harcadı. Onun belirlediği kurallar çerçevesinde herkes kendi hediyesini 1 Eylül'de blogunda açıklayacak. Heyecanla bekliyorum hediyem ile ilgili yorumları. :)

Bloglar arası piknik etkinliğine çok katılmak istedim ama olmadı. İkincisini ben de iple çekiyorum. Altın kızlar ne zaman ikincisi? Hemen yapalım, ben de tanışmak istiyorum sizlerle. :)

Bu cumartesi sabah Minik Kuş geliyor bize. Beraber güzel bir kahvaltı yapacağız. Bu ayki etkinlik için tariflerimi de o gün hazırlayacağım. Bol sohbetli ve bol lezzetli bir kavaltı olacak. Çok özleidm Minik Kuşumu. Heyecanlıyım valla. :)

Ben de haberler böyle. Bundan sonra daha sık sizlerle olacağım inşallah. Sevgilerimle...

5 Temmuz 2007 Perşembe

TÜRK GECESİ - FIRINDA KÖFTELİ PATLICAN


Sevgili dostlar bu hafta bir konferans için İzmir'deydim. Hem konferans hem de abimleri ziyaret ettim. Çok güzel oldu. Dün gece döndüm evime. :) Cumartesi de başka bir konferans için Prag'a gidiyorum. Orda da yaklaşık bir hafta kalacağım. Daha önceden yapılmış tariflerimden birini yayınlayayım ve ses vereyim dedim. Yoksa çok uzun süre sesim çıkmamış olacaktı. :) Merak eden dostlarım oluyor. Onlara da buradan duyurayım dedim. Selenciğim konferansları bitirip evime dönünce bak bekliyorum öpmeye ve tanışmaya. :) Sinemciğim sizi de bekliyorum, unutmadım aklımda. :) Bir de Minik Kuşum ve Ayşeciğime de sözüm var. Onların "I love Turkish Food" adlı ingilizce blogları için güzel bir tarif hazırlayacağım. Daha önce kendi blogumda yayınladığım "Beğendi" tarifi güzel olur diye düşündüm. Onu da dönünce hazırlayacağım insallah. Yaw dönünce yapacak çok iş var, dönmesem mi acaba? :P Şaka şaka bunların hepsi benim için büyük bir zevk. Bekleyin beni şekerlerim. :)
Gelelim tarifime. Bu tarifi Emine Beder’in Mutfak Sırları adlı bir gazetenin hafta sonu ekinde görmüştüm. Patlıcan sever biri olarak değişik bir alternatifti. Denemek istedim ve iyi ki denemişim çok leziz bir yemek oldu. Ben tarifi kendime göre biraz değiştirdim. İşte benim tarifim:

Malzemeler:
250 gram yağsız kıyma
2 dilim ekmek içi
4 adet orta boy patlıcan
Yarım demet maydanoz
1 adet orta boy soğan
Tuz
Karabiber, Kekik
7-8 diş sarımsak
3 orta boy domates
1,5 su bardağı su

Yapılışı: Patlıcanlar alacalı soyulur, yuvarlak halkalar halinde dilimlenir ve tuzlu suda 15 dakika bekletilir. Bu bekleme süresinde köfteler hazırlanır. Kıyma, rendelenmiş soğan, ufalanmış ekmek içi, ince kıyılmış maydanoz, tuz, karabiber ve kekik bir kapta yoğrulur. Bu karışımdan yuvarlak ve yassı köfteler hazırlanır. Patlıcanlar kurulandıktan sonra kızgın yağda hafifçe kızartılır. Ardından köfteler hafifçe kızartılır. Alta bir patlıcan dilimi, üstüne bir köfte ve en üste patlıcan dilimi gelecek şekilde tepsiye dizilir. Sarımsaklar soyulur. Domatesler yıkanıp rendelenir. Tepsinin üzerine sarımsaklar ve domates rendesi dökülür. Bir miktar tuz ve 1,5 bardak su eklenir. Yaklaşık 200 dereceye ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirilir. Afiyet olsun.

26 Haziran 2007 Salı

ZEYTİNYAĞLI BARBUNYA

Bu sıcak havalarda zeytinyağlı yemekler en güzeli ve en sağlıklısı. Ben de bol bol zeytinyağlı yemekler yapmaya çalışıyorum. Favorilerimizden biri de zeytinyağlı barbunyadır.
Malzemeler:
1 kilo taze barbunya
2 adet soğan
1 adet havuç
1 fincan zeytinyağı
10 diş sarımsak
6 adet domates
1 adet küp şeker
Yarım demet maydanoz
Tuz
Yeteri kadar su
Yapılışı: Barbunya temizlenip bir tencerede yeteri kadar su ile 10 dakika haşlayın ve süzün. Soğanı soyup rendeleyin. Havuçları soyup ince halkalar halinde doğrayın. Sarımsakları soyup temizleyin. Domatesleri yıkayıp rendeleyin. Soğanı zeytinyağı ile bir tencerede kavurun.Üzerine rendelenmiş domatesleri ve halka halindeki havuçları ekleyip kavurmaya devam edin. Barbunyayı, şekeri, tuzu ve üzerine 1 parmak geçecek kadar sıcak su ekleyip pişrimeye devam edin. 15 dakika sonra sarımsakları da ekleyin (Ben yemeğin içinde sarımsakların bütün olarak gözükmesini istediğim için böyle yapıyorum). Barbunyalar ve havuçlar pişince ocaktan indirin. Bir borcam kabına alıp üzerine yıkayıp kıydığınız maydanozları ekleyin. Afiyet olsun.

22 Haziran 2007 Cuma

ÇİLEKLİ PASTA

Çilek mevisimi bitmeden ben de bir çilekli pasta yapayım dedim. :) Geçen de eşimin amcasının kızı (Mediş) , yengem ve kayınlidem bana geldiler. Onlar için bu çilekli pastayı yaptım. Valla herkes çok beğendi. Tabii ben de çok mutlu oldum. Yanında kısır ve poğaça servisi yaptım. Afiyetle yedik hepsini.
Gelelim tarifine.Öncelikle kenardaki finger biskuvileri daha önce Selen'de görmüştüm. O zamandan beri aklımdaydı onları kullanmak. Fırsat bu fırsat kullanayım dedim. Bu güzel fikir için teşekkürler Selenciğim.
Malzemeler:
1 adet pastaban
2 yemek kaşığı çilek reçeli suyu
1 su bardağından biraz az ılık su
1 paket Eti finger biskuvi
Krema için:
1 adet yumurta
4 su bardağı süt
3 kahve fincanı un
3 kahve fincanı şeker
1 paket vanilya
1 paket labne peniri
Çikolata sos için:
1 paket çikolata sosu
Paketin üzerinde yazdığı kadar süt
Süsleme için:
Yarım kilo çilek
Yapılışı: Önce süt, yumurta ,un ve şeker bir tencerede kaynayana kadar karıştırarak pişirilir. Piştikten sonra içine vanilya eklenir. 15-20 dk beklenir ve sonra labne peynirini ilave edilip mikserle çırpılır.Kremamız hazır. :)
Çilekler yıkanıp temizlenip bir kısmını ortadan ikiye bölünür.
Kelepçeli kalıba pastabanın alt katı yerleştirilir. Çevresine finger biskuviler dizilir. Çilek reçeli suyu ile ılık su karıştırılır. Kek bu karışımın yarısı ile ıslatılır. Kremadan bir miktar kekin üzerine yayılır. Ortadan ikiye bölünmüş çilekler ile süslenir. Üzerine biraz daha krema dökülür. Pastabanın üst katı da kalan çilek reçeli su karışımı ile ıslatılır ve yerleştirilir. En üste de kremanın kalan kısmı dökülür ve çilekler ile ilk fotoğrafta görüldüğü gibi süslenir. Buzdolbında dinlenmeye bırakılır.
Çikolata sosu arkasında tarife göre hazırlanır. Ocaktan indirildikten sonra üzeri kaymak bağlamasın diye soğuyana kadar karıştırılır. Dolaptaki pastanın üzerine dökülür ve istenirse yine çilekle süslenir. Buzdolabında dinlenmeye bırakılır. Misafirler gelince afiyetle yenir. :)

20 Haziran 2007 Çarşamba

YOĞURTLU SEMİZOTU SALATASI

Yazın hafif yemekler yemek istiyoruz hep. Semizotu salatası lezzetiyle tercih ettigimiz alternatiflerden bir tanesi. Herkesin kolaylıkla yapabileceği leziz bir salata olduğu için sizinle paylaşmak istedim.
Malzemeler:
Yarım kile semizotu
1 su bardağı yoğurt
2 diş sarımsak
Biraz zeytinyağı
Kırmızı pul biber
Yapılışı: Semizotunun yaprakları ayıklanır ve güzelce yıkanır. Sarımsak dövülerek yoğurt ile karıştırılır. Semizotu sarımsaklı yoğurt ile karıştırılarak servis tabağına alınır. Üzerini zeytinyağı ve pul biber ile süsleyerek servis edelir. Afiyet olsun.

15 Haziran 2007 Cuma

Ye#23 - MAYALI POĞAÇA


Sevgili dostlar uzun süredir sesim cıkmadı hiç. Tatil dönüşü yoğunluk ve biraz da tembellik. Öte yandan yaz girdi aman yediklerimize dikkat edelim derken, bloguma yazamadım hiç. Bu etkinliği kaçırmak istemedim. Etkinliğe bire bir uygun bir tarif olmasa da şekersiz olduğu için etkinliğe katılabilirim diye düşündüm.
Öncelikle etkinliğe ev sahipliği yapan Defne'ye çok teşekkür ederim. Benim de teyzem diabet hastası. Gördüğüm kadarı ile elimizdeki diabetik tarifler pek çok değil. Bu etkinlik sayesinde çok yararlı bir arşiv oluşacak. :)
Gelelim benim mayalı poğaça tarifime. Aslında hemen hemen hepinizde bulunan bir tarif olabilir. Ama ben yine de vermek istedim. Etkinlik kapsamına uygun olsun diye kepekli unla yapmak istedim ama kepekli un bulamadım. Mecburen ben beyaz unla yaptım. Ama size kepekli unla yapmanızı tavsiye ediyorum.
Malzemeler:
1 buçuk su bardağı ılık süt
2 yumurta akı (sarısı üstüne sürülecek)
1 küp yaş maya
1 yemek kaşığı tuz
1 çay bardağı sıvı yağ
Alabildiğince un
Light kaşar peyniri
Yapılışı: Un dışındaki diğer malzemeler karıştırılır ve yavaş yavaş un ekleyerek hamur hazırlanır. Mayalanması için yarım saat kadar bekletilir. Hamurdan küçük parçalar koparılır, içine peynir konur ve bohçalanır. Pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsinine dizilir. Tepside de 15- 20 dakika mayalanması beklenir. Daha sonra üzerlerine yumurta sarısı sürülür ve susam veya çörek otu ile süslenir. 200 derece civarındaki fırında pişirilir. Afiyet olsun.

31 Mayıs 2007 Perşembe

TATİL BİTTİ!

Sevgili Blog dostlarım hepinize merhaba.


Tatil bitti ve sizlerleyim yeniden. İstanbul'a döneli birkaç gün oluyor ama işlerin yoğunluğundan ancak yazmaya fırsat bulabildim. Tatil dönüşü adapte olamama durumu söz konusu oldu biraz. Rahata ve tembelliğe alışınca insan hemen ısınamıyor eski yoğumluktaki işlere. Ama başka çare olmayınca mecbursun. :) Alıştım sayılır ben de.

Tatil çok güzeldi. Bütün teyzem, amcam, halamlarla görüştüm. Hergün akraba ziyareti ile geçti. Zaman kısıtlı olunca koşturmaca içinde gönül almaya çalıştık elimizden geldiğince. Ben gidince yağmur da yağdı bereketli oldum. Babam çok sevindi. Keşke daha önce gelseydin de yağmur o zaman yağsaydı dedi. :)
Tabii ki tatilde bol bol yedik içtik. Eve dönüşte tartının üzerine çıkıp biraz canımız sıkıldı. Ama olsun bu lezzetleri de yememek ne mümkün. Annemin bizim için emek harcayarak hazırladığı bu lezzetlerden bir kaçının fotoğrafını çektim. Onları sizinle paylaşmak istedim.
İlk lezzetimiz annemin geleneksel böreğidir. Hamurunu kendi yoğurur, kocaman sinilerde yapar. Büyük yufkalar açar sini büyüklüğünde. Her kata peynir-ıspanak karışımından serpilir. Üstüne de yağlı yoğurtlu karışım sürülür. Sonuçta nar gibi kızarmış mükemmel bir lezzet elde edilir. Altta pişmeden önceki ve piştikten sonraki fotoğraflarını görmektesiniz. :)
















İkinci lezzette annemin geleneksel ikramlarından. Sabah kahvaltısı için yapar. Biz adına "pişi" diyoruz. Belki başka yörelerde başka isimlerle biliniyor olabilir. Hamur ufak yassı yuvarlak şeklinde kızgın yağda kızartılır. Kahvaltıda beyaz peynir ve reçelle inanılmaz güzel bir lezzet.Üçüncü lezzet un helvası. Geçen cuma anneannemin ölüm yılıdönümüydü. Un helvası anneannemin bize yaptığı geleneksel tatlılardandır. Biz de onu yad etmek adına cuma günü un helvası yaptık. Un helvasının tarifni vermiyorum. Sonra kendim evde deneyim. O zaman tarifi vereceğim. :)

Son olarak da babamın emek sarf ederke yetiştirdiği erik ve kayısıları resimledim sizler için. Bir sürü topladık getirdik İstanbul'a. Her gece zevkle dolduruyorum kaseyi ve yiyorum. Zaten ben meyve delisi birisiyimdir. Yaz mevsimi benim favorimdir. Çok çeşitli meyve var. Oh yaşadım. Ama keşke memleketimde olsam da bol bol lezzetli meyvelerimizden yesem. Maalesef İstanbul'da o lezzetleri bulmak mümkün değil.
Tatilden lezzetler sundum sizlere. :)

İnşallah en kısa zamanda kendi yaptığım lezzetlerle sizlerle olacağım. Şimdilik hoşçakalın...

21 Mayıs 2007 Pazartesi

KAKAOLU ANTEP FISTIKLI KEK

Kakaolu kurabiyelerden sonra kakao tutkusu sardı bizi. Bir de kakaolu kek yapayım dedim. Evde Eminönü’nden aldığım tuzsuz Antep fıstıkları vardı. Kekin içinde güzel olur diye onları da kullanarak kendi kafama göre malzemelerle bu keki yaptım. Aslında bilindik kek tariflerinden tek farkı kakaolu olması ve içindeki ceviz, üzüm ve Antep fıstıkları. Sonuç mükemmel oldu. Denemenizi tavsiye ederim.
Bu arada ben yarın akşam memleketime (Salihli) gidiyorum. :) Gitmeden önce son bir tarif yazayım dedim. 1 hafta kadar aranızda olamayacağım. Oradan internete erişimim sınırlı olur. Bu süre zarfında annemin ve yengemin yapacağı güzel yemek ve ikramların fotoğraflarını çekip dönüşte sizlerle paylaşacağım. Sevgili blog dostlarım hepinize bol lezzetli günler. Görüşmek üzere…

Malzemeler
2 yumurta
1su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
4 yemek kaşığı kakao
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un
Ceviz, üzüm ve tuzsuz Antep fıstığı

Yapılışı: Yumurta, şeker, süt ve yağ çırpıcı ile karıştırılır. Kakao, vanilya, kabartma tozu ve un da eklenir. Una bulanmış üzüm, ceviz ve Antep fıstığı eklenir. Yağlanmış kalıba dökülerek ~170 derece fırında 50 dakika kadar pişirilir. Afiyet olsun.

14 Mayıs 2007 Pazartesi

Ye#22 - ŞURUPLU KURABİYE


Kurabiye YE#22 etkinliğini öğrendiğimde ilk aklıma gelen bu kurabiye oldu. Teyzemin meşhur kurabiyesidir. Onun sayesinde ailemizin vazgeçilmez tatları arasına girmiştir. Daha önce yapmayı denememiştim. Hep teyzem ya da yengemin yaptıklarını hapır hupur yiyerek idare ederdim. Etkinlik sayesinde ben de kendim yaptım ve tecrübe etmiş oldum. Brownie tarzı tatları sevenlere tavsiye ederim.
Malzemeler
2 yumurta
3 fincan pudra şekeri
2 yemek kaşığı kakao
1 paket margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
Alabildiğince un

Şurubu için:
3 fincan şeker
4 fincan su

Yapılışı: Yumurta, pudra şekeri ve kakaoyu karıştırıp oda ısısında bekletilmiş margarini ilave ediyoruz. Biraz yoğurduktan sonra alabildiğince un, kabartma tozu ve vanilyayı da ekleyip yoğuruyoruz. Yuvarlak şekil verip önceden ısıtılmış ~170 derece fırında üzerleri çatlayıp katılaşıncaya kadar (yaklaşık 25-30 dakika) pişiriyoruz. Alltaki fotoğrafta fırından çıkmadan önceki kurabiyeler görülmektedir. Bu fotoğraftan da görüldüğü üzere kurabiyelerin üzerinde çatlaklar olacak. Çatlaklar ne kadar çoksa şurubun kurabiyenin içine işlemesi o kadar kolay olur. Kurabiye fırında iken su ve şekerimizi karıştırarak şurup yapıyoruz. Şurup adı ama kaynatma falan yok aman dikkat. Sadece şekeri suda karıştırarak çözüyoruz. Fırından çıkardığımız kurabiyeleri sıcakken şuruba sırayla batırıp çıkarıyoruz (alttaki fotoğraflarda uygulamalı gösterilmektedir). Her bir kurabiyeyi 15-20 saniye kadar şurup içinde bekletmek gerekiyor. Şurubu iyice içine çeksin istiyoruz. Daha sonra üzerlerini hindistan cevizi ile süsleyip servis ediyoruz. Afiyet olsun.