30 Mart 2007 Cuma

PATLICANLA BOHÇALANMIŞ KÖFTE




Öncelikle Mevlid Kandiliniz mübarek olsun. Hepimiz için hayırlara vesile olur inşallah.
Patlıcanı çok sevdiğim için sık sık patlıcanlı yemekler yaparım. Bu yemek de son zamanlardaki favorilerimden. Patlıcanların kızartılmasından dolayı biraz yağlı bir yemek oluyor. Ama ara sıra böyle lezzetli yemekleri yapmalı ve yemeliyiz. :) Adının ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, bu adı ben kendim verdim. Bilen varsa söylesin de, ben de doğru adı kullanayım. :)

İçindekiler:
  • 4 adet patlıcan
  • 300 gram kıyma
  • 1 adet domates
  • 1 adet biber
  • 1 adet soğan
  • Karabiber, tuz, kekik, ve isteğe göre diğer baharatlar ...
  • Sıvı yağ

Yapılışı: Patlıcanlar alacalı soyulur ve ince şekilde uzunlamasına dilimlenir. Tuzlu suda 10 dakika kadar bekletilir. Sonra kurulanıp, kızdırılmış yağda patlıcanlar kızartılır. Diğer taraftan kıyma, rendelenmiş soğan,tuz ve baharatlarla yoğurulur ve yuvarlanır. Kızarmış patlıcanlardan iki tane alınır ve artı şeklinde yerleştirilir. Ortasına köfte konur ve bohçalanır. Üzerine ince dilim domates ve biber konur ve kürdanla sabitlenir. İşlemler tamamlandıktan sonra fırın tepsisine dizilir ve üstüne isteğe göre salçalı yada salçasız su eklenir. Ben salçasız su tercih ettim. ~180 dereceye ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirilir. Afiyetle yenir.

28 Mart 2007 Çarşamba

KARNABAHAR KIZARTMA

Uzun süredir aklımda bu yemek. En sonunda dayanamayıp yaptım dün akşam. :) Anneminkiler kadar güzel olmadı ama ilk deneme için oldukça başarılıydı benimkiler de. Hapır hupur yedim deli gibi, muradıma erdim. Gelelim tarifine.

Malzemeler:
  • 1 orta boy karnabahar
  • 3 adet yumurta
  • 1.5 kaşık un
  • Biraz tuz
  • 1 adet limon
  • Kızartmak için yağ
  • Yoğurt
  • Sarımsak

Yapılışı: Karnabaharlar küçük parçalara ayrılır ve yıkanıp temizlenir. 20 dakika kadar tencerede kaynatılır. Kokusu rahatsız etmesin diye kaynama suyuna biraz limon konur. Sonra, karnabaharlar süzgece alınır ve soğutulur. Bu arada yumurta, un ve tuz derin bir kapta çırpılır. Kızartma tavasında yağ kızdırılır. Soğumuş karnabaharlar yumurtalı karışıma batırılır ve yağda kızartılır. Üzerine sarımsaklı yoğurt dökülür ve afiyetle yenir. :)

27 Mart 2007 Salı

LEVREK BUĞULAMA















Bu pazar akşamı menüde yine levrek vardı. Dedim ya biz balık delisi bir aileyiz. Bu aralar levrek mevsimi olduğundan bol bol levrek tüketiyoruz. Bu defa kayınvalidemden aldığımız levrek buğulama (TDK'dan yazımını kontrol ettim, ben buğlama diye yazıyordum hep!) tarifini yaptık. Çok lezzetli oldu, şiddetle tavsiye ederim. :)
İçindekiler:
  • 2 adet büyük boy levrek
  • 2 adet soğan
  • 2 adet domates
  • 1 adet limon
  • Yarım demet maydanoz
  • Tuz ve karabiber
  • Biraz yağ

Yapılışı: Temizlenmiş levreklerimizi güzelce yıkıyoruz. Fırın tepsimize alimünyum folyo yayıyoruz. Balıklarımızı fırça ile hafif yağlayıp tepsiye diziyoruz. Üzerini halka halka dilimlenmiş soğan, domates ve limonlarımızle süslüyoruz (Şekil 1-a). Maydanozumuzu da ekledikten sonra tuz ve karabiber ilave ediyoruz. Alimünyum folyo ile üstünü tamamen kapatıp, bohçalıyoruz. Daha önceden ısıtılmış ~200 derecedeki fırınımızda 35-40 dakika pişiriyoruz. Fırın sıcaklığı ve pişme süresi değişebilir. Siz kendi fırınınıza göre ayarlayın ve arada kontrol edin. Pişmiş örüntüsü Şekil 1-b'de görülmektedir. :)

Bu arada ne gözü doymaz bir aileyiz. Balık tabağa zor sığıyor. Eşim balıkları alırken bu az oldu bir tane daha alalım dedi. Ama iyi ki almamışız. Yanındaki domates ve soğanlar da çok lezzetli oluyor. Onlar nedeniyle balık fazla geldi bana. :)

25 Mart 2007 Pazar

TİRAMİSU







Tiramisu tarifini sevgili arkadaşım Deniz Esintisi'nin blogunda görmüştüm. Dün akşam kayınvalidemlere giderken malzemeleri aldım ve onlarda yaptık. Hep beraber çayın yanında afiyetle yedik. Çok teşekkür ederim Ebrucum. :)
Seninkinin görünüşü daha güzel, benim ilk denemem ya kremayı güzel kullanamadım. Kenarlara taştı çok. Ama çok lezzetli oldu. Eşim kremasını çok beğendi. Kekini biraz daha fazla ıslatmam gerektiği konusunda tavsiyeler aldım. En kısa zamanda tekrar yapacağım.
Tarifini ben vermiyorum. Ebru'nun tarifine burdan ulaşabilirsiniz.
Ebrucum tariflerinin takibindeyim. :)
Tavsiye ederim, mutlaka siz de deneyin.

22 Mart 2007 Perşembe

FIRINDA LEVREK



Efendim biz aslında balık delisi bir aileyiz. Her hafta sonu mutlaka en az bir kere (çoğu zaman bu iki kere olur) balık yeriz. Ama bugüne kadar fotoğraf çekmeyi unutup hemen balığı yemeğe koyulduğumuz için hiç anlatmak kısmet olmadı. Geçen Pazar akşamı yaptığımız (itiraf etmek gerekirse eşimin yaptığı) levreğin yemeden önce hemen fotoğrafını çektim. Sonunda başardım ve mutluyum. :)
Resimdeki nar gibi kızarmış nefis levreği (biraz da reklam gerek) hazırlamak çok kolay. Balıkçıda temizlettiğimiz levrekleri evde güzelce yıkıyoruz. Sonra balığın her tarafını fırça ile iyice yağlıyoruz. Fırın telimizi de fırça ile yağlayıp, balıkları telin üzerine güzelce sıralıyoruz. Kafaların telin aralarına sıkışmamasına dikkat edin. Bizim gözümüzden kaçmış. O nedenle balığın şekli biraz bozuldu, yandaki küçük parçalar telin üstünde kaldı.
Teli fırının üst rafına koyuyoruz. Akacak yağlar içinde alt rafa fırın tepsisini yerleştiriyoruz. ~200 derecedeki fırında balıklar kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Lezzetli, hafif, çok yararlı bir yemeğimiz oluyor ve afiyetle mideye indiriyoruz.
Canım benim ellerine sağlık. Bundan sonra balıklar senden haberin olsun. :)

20 Mart 2007 Salı

ZEYTİNYAĞLI PIRASA


Çok bilinen bir yemek ama ben yine de tarifini vermek istedim. Çünkü bazen ben de unutuyorum malzemelerin miktarlarını ve oranları. Hatırlamam için iyi olacak buraya yazmak.

Gerekli malzemeler:

  • 1 adet havuç
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 6 adet pırasa
  • 1/3 bardak pirinç
  • 1 fincan zeytinyağı
  • 1/2 bardak su
  • Biraz limon suyu
Yapılışı: Soyup rendelediğimiz soğanları zeytinyağında kavuruyoruz. Pırasalarımızı yıkayıp temizliyoruz. Sonra halka halka doğradığımız havucumuzu ve pırasalarımızı da tavaya ekliyoruz. Tavanın kapağını kapatıp kısık ateşte karışımı kavurmaya devam ediyoruz. Havuç ve pırasa buharla 15-20 dakika kadar pişiyor. Sonra ayıklayıp temizlediğimiz pirinci, suyu ve limonu ekleyip kapağını kapatıp suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Pirinç ve limon miktarı isteğe göre ayarlanabilir. Eşim çok pirinçli sevmediği için ben az kullanmaya dikkat ediyorum. Afiyet olsun...

19 Mart 2007 Pazartesi

HAVUÇLU KEK

Bir tatlı bir tuzlu sırasını ofis arkadaşlarım için bozuyorum. :) Benim tariflerimi görüp "hani bize hani bize" dediler. Ben de özel istek üzerine dün akşam onlara havuçlu kek yaptım. Sabahtan beri afiyetle yiyiyorlar. Demekki güzel olmuş.
İçindekiler:
  • 3 adet yumurta
  • 4 adet havuç
  • 2 su bardağı şeker
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı iri dövülmüş ceviz
  • 3 su bardağı un
  • 2 yemek kaşığı tarçın
  • 1 adet kabartma tozu
  • 1 adet vanilya
Yapılışı: Yumurtaları ve şekeri iyice çırpıyoruz. Sonra sıvı yağ ve tarçın ekleyip karıştırın. Unu, kabartma tozunu ve vanilyayı sıvı karışıma ekleyin. Havuçlarımızın kabuklarını soyup, rendeliyoruz. Son olarak havuçlarımızı ve una buladığımız cevizlerimizi ekleyip "kaşıkla" karıştırıyoruz. Kek kalıbımızı yağlayıp karışımı boşaltıyoruz. Önceden ısıtılmış ~175 derecedeki fırında 60 dakika pişiriyoruz.

Sonra da güzelce dilimleyip ofsi arkadaşlarımıza sunuyoruz, yorumları bekliyoruz. :))))

16 Mart 2007 Cuma

İRMİKLİ SÜTLÜ TATLI


Baktım bir tatlı bir tuzlu tarifi veriyorum sırayla, eee düzeni bozmayalım dedim. Sırada hafif bir sütlü tarifimiz var. Benim evlendikten sonra bir yerden tarifini (nerden olduğunu şimdi hatırlayamadım) bulup denediğim ilk tatlı. O nedenle özel bir yeri var mutfak hayatımda. :) Baktım çok güzel oldu, durmadan bundan yapmaya başlamıştım. Sonra unuttuk nasıl olduysa araya başka tatlılar girdi. Geçenlerde hatırladım ve hemen yapayım dedim. İyiki yapmışım özlemişim bu tatlıyı...

İçindekiler:
  • 9 yemek kaşığı şeker
  • 9 yemek kaşığı irmik
  • 1 litre süt
  • 1/4 paket margarin
  • 1 paket vanilya
  • Kakaolu bisküvi

Yapılışı: Sütü, şekeri ve irmiği bir tencerede kaynayıncaya kadar karıştırıyoruz. Kaynadıktan sonra, altını kısıp margarin ve vanilyayı ekleyip, margairn eriyinceye kadar karıştırmaya ve pişirmeye devam. Margarin eridikten sonra tencereyi ocaktan alıyoruz. Bir borcam kabımıza karışımın yarısını koyup üzerine hafif ıslatılmış kakaoulu biskuvilerimizi sıralayoruz. Kalan karışımı da ekleyip, buzdolabında soğumaya bırakıyoruz. Üzerine isteğe göre hindistan cevizi ekleyip yandaki gibi servis ediyoruz. Afiyet olsun ...


14 Mart 2007 Çarşamba

SOSLU TAVUK KANATLARI


Bu akşamki menüde soslu tavuk kanatları, bulgur pilavı ve cacık vardı.

Tavuk kanatlarını yerken eşim parmaklarını yedi desem yalan olmaz. :) Hafif ve lezzetli bir yemek. Tavsiye ederim.

Öncelikle tavuk kanatlarımızı 1 fincan yağ, karabiber, kimyon, kuru nane, kekik, kırmızı biber ile karıştırıyoruz. Patatesleri de soyup dört parçaya ayırıp aynı karışımda karıştırıyoruz. Sonra bütün karışımı üstteki resimde görüldüğü gibi teflon tavaya sıralıyoruz. Tavanın kapağını kapatıp buharla patates ve kanatların yavaş yavaş pişmesini sağlıyoruz. Tavaya hiç yağ koymuyoruz. Sosun içindeki yağ yeterli. Zaten yemek bu nedenle çok hafif oluyor. Sonra kapağı açıyoruz, böylelikle patates ve tavuklar kızarıyor. Yemeğimiz hazır.


Yandaki resimdeki gibi servis ediyoruz. Yanında cacıkla afiyetle yiyiyoruz. :)

12 Mart 2007 Pazartesi

İNCİRLİ KURABİYE

Minik Kuş'umun favori kurabiyelerini ne zamandır yapmak istiyordum ve sonunda yaptım. Kulakların çınlasın kuşum. Sen gel sana da yapacağım inşallah. :)
İçindekiler:
  • 2 yumurta
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 paket margarin
  • 2 kaşık yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 7-8 adet kuru incir
  • Alabildiğince un
  • Biraz ceviz

Yapılışı: İncirler küçük küçük doğranır ve sıcak su içinde bekletilerek (5 dakika yeterli) yumuşaması sağlanır . Margarin tavada eritilir. Yumurta, şeker ve yoğurt ile erimiş margarin karıştırılır. Şekerler eridikten sonra karışıma incirler de eklenir. Un ve kabartma tozu ilave edilerek hamur yoğrulur. Şekil verilir ve dövülmüş cevize batırılıp tepsiye dizilir. 180 derece fırında üstü kızarana kadar pişirilir. Sonra da çayla afiyetle yenir.

Bu kurabiyemi Minik Kuşum'a ithaf ediyorum. :)

9 Mart 2007 Cuma

KIYMALI GÜL BÖREĞİ


Proposal raporu ve sunumu nedeniyle ara verdiğim tariflerime güzel bir haftasonu tatilindne sonra devam ediyorum. Bu böreği geçen hafta yaptım ama ancak fırat buldum anlamtaya. Börekleri yedik bitirdik ama tarife yeni sıra geldi. :) Haftaiçi sabahları çok erken kalktığımız için evde kahvaltı yapamıyoruz. O nedenle ekmek arası peynir, zeytin, vs. hazırlayıp yanımıza alıyoruz. Buzdolabında kavrulmus kıymam vardı onu da kullanarak börek yapayım sabahları yeriz dedim. Lezzetli ve çabuk hazırlanan bir börek, tavsiye ederim.

İçindekiler:
  • 4 adet hazır yufka
  • 200 gram kıyma
  • 2 büyük boy soğan
  • Biraz susam
  • 1 kaşık yoğurt
  • 2 kaşık yağ

Yapılışı: Soğanları yemeklik doğrayıp yağda kaburuyoruz. Sonra kıymamızı da ekleyip kavurmaya devam ediyoruz. 10 dakika kadar kavurduktan sonra soğumaya bırakıyoruz. (Benim acelem vardı, soğumadan hemen işleme başladım). Yufkalarımızı enine ve boyuna tam oratsından kesip dört eşit parçaya ayırıyoruz. Her bir parçanın düz kenarına dilediğimiz kadar kavurduğumuz karışımdan koyup, rula halinde doluyoruz. Sonra resimdeki gül şeklini verip, az yağlanmış tepsimize sıralıyoruz. Üzerlerine yoğurt ve yağ karışımından fırça ile sürüp, susam ekliyoruz. Kıyma zaten yağlı olduğu için yufkaların içini yağlamadım. Sadece üzerlerine kızarmaları için yağ yoğurt karışımında sürdüm. 200 derece fırında böreklerin altı ve üstü kızarana kadar pişirdim. Sonra da afiyetle yedik her sabah. :)

PROPOSAL

Bugün stresli bir gün benim için. PhD proposal'ımı sunacağım saat 11'de. Dualarınızı eksik etmeyin. Allah yüzümü kara çıkarmasın.

Börek, kurabiye ve kısır tariflerim olacak ama bu sunum nedeniyle onları anlatmayı erteledim. Sunumdan sonra rahatlamış bir şekilde keyifle koyacağım inşallah onları. :)

8 Mart 2007 Perşembe

KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!

Bugün bir arkadaşımın maille gönderdiği bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Daha önce de okumuştum. Tekrar hatırlamak güzel oldu. Canım kız arkadaşlarıma hitaben...
Annem "Kız arkadaşlarını unutma" diye tavsiyede bulunmuştu. "Yaşın ilerledikçe senin için daha önemli olacaklar, kocani-çocuklarını ne kadar çok seversen sev, yine de kız arkadaşlarına ihtiyaç duyacaksin.. Onlarla bir yerlere gitmeyi ihmal etme..Onlara vakit ayir ve kız arkadaşlarını daima hatırla. Onlar sadece arkadaşların değil. Senin kardeşlerin, kızlarin..." demisti.. "Ne kadar komik bir öğüt. Daha yeni evlenmedim mi? Artik ben evli bir kadınım. Kız arkadaşlarına ihtiyaç duyan bir genç kız değilim ki. Bundan sonra kocama hayatımı adamak, yapacağım tek şey olacak" diye düşünmüştüm. Ama yıllar geçtikçe, çocuk olsa da ya da olmadıkça, kocalardan boşandıkça, sevgililerin biri gidip diğeri geldikçe, annemin dediklerinin ne anlama geldiğini çok iyi anladım. Zaman geçiyor. Hayat akıyor. Mesafe ayırıyor. Aşk büyüyor. Sonra azalıyor. Kalpler kırılıyor. Kocalar evde bir yerde duruyor. Veya evlilikler mahkemede son buluyor. Sevgililer değişip duruyor. Erkekler arayacaklarını söyleyip, aramıyor. İşler geliyor ve gidiyor. Ebeveynler ölüp gidiyor. Komşular değişiyor. Ama kız arkadaşlar hep oradalar. Siz onları bırakmadıgıniz sürece. Geçen yıllar ve arada kaç km. mesafe olduğu hiç önemli değil. Bir kız arkadaş, hiçbir zaman ona ihtiyaç duyduğumuzdan daha uzak değil..Hayatınız içinde, öyle ya da böyle, yakın ya da uzak...

7 Mart 2007 Çarşamba

CANIM DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN!

Bugün "Canım'ın" doğum günü. :) Vaktim olmadığı için pasta yapamadım. En kısa zamanda yapacağım inşallah.
Günün anlam ve onemini belirten fotoğraf eklememek olmaz diye düşündüm. Geçen seneki doğum günü pastasını koymaya karar verdim. Lama'cığımın pastaları kadar güzel olmasa da idare edeceğiz artık.
Canım, can yoldaşım, geleceğim, hayallerim, mutluluğum, başarılarımın mimarı, yol gösterenim, uğruna göz yaşları döktüğüm, herşeyim benim doğum günün kutlu olsun! Beraber daha nice senelere inşallah.
Seni çok seviyorum ...

6 Mart 2007 Salı

ŞENOBA TARZI ISPANAK


Öncelikle "Şenoba" da neresi diyenler olabilir. Bu konuya açıklık getireyim. Şenoba canım kocacığımın askerlik yaptığı Şırnak'ın bir beldesi. Bu yemeği rütbelilere yemek yapan askerler yapmış. Canım da çok beğenmiş ve askerden gelir gelmez bu yemeği yaptırdı bana. :) O gunden beri favori yemeklerimiz arasında. Hem hafif hem de cok lezzetli. Gelelim tarifine.

Malzemeler:

  • 1 kilo ıspanak
  • 1 orta boy soğan
  • 1 kaşık salça
  • 6-7 kaşık yoğurt
  • 5-6 diş sarımsak
  • Zeytinyağı

Yapılışı:

İlk olarak ıspanakları güzelce yıkayıp temizliyoruz. Elimizle küçük parçalara böldüğümüz ıspanakları hic su koymadan hafif ateşte 5-10 dakika pişiriyoruz. Soğanımızı rendeleyip yağda kavuruyoruz. Sonra salçamızı ve haslanmıs ıspanaklarımızı suyunu süzerek ilave ediyoruz. 15-20 dakika kadar ıspanaklarımızı kavuruyoruz.

Üzerinin sosu icin yoğurdu sarımsakla karıştırıyoruz. Bir tavada çok az zeytinyağı ve biraz salçayı kavuruyoruz. Ve yemeğimizi fotoğrafta görüldüğü gibi servis ediyoruz.

Kolay ve kısa sürede hazırlanan bir yemek, tavsiye ederim.

Afiyet olsun.